KIRGIZİSTAN KONUSUNDA ULUSLARARASI AKTİF SİYASET İZLENMELİDİR
Bugün Orta Asya olarak adlandırılan Türkistan topraklarının sömürgeci zihniyetler tarafından işgal edilmesi üzerine, hür dünyaya sığınan bizler, yıllar önce kaçarak terk etmek mecburiyetinde kaldığımız bu coğrafyada yaşayan, kardeş ve dindaş halkların anlamsız ve nedensiz bahanelerle birbirlerine saldırmaları ve bu saldırıların şiddete dönüşerek kardeş kanı dökülecek şekilde sonuçlanması şüphesiz hür dünyadaki Türkistanlıları ve Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti’ni endişeye sevk etmiştir. Şüphesiz bu üzücü provakatif olayın ortaya çıkışı, Türkistan topraklarının ortak sahibi olan kardeş halklar arasında onarılması güç derin yaralar açılmasına neden olmuştur.
Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti olarak bizler; Kırgızistan’da yaşanan olayları etnik bir çatışmadan ziyade küresel güçlerin provakatif eylemleri olarak değerlendiriyoruz. Kırgızistan üzerindeki gerçek niyetlerini saklayan ve ülkenin zayıflamasından istifadeyle bölgede siyasi ve askeri egemenliklerini kalıcı olarak tesis etmeyi hedefleyen küresel güçler tarafından “etnik bir çatışma süsü vermek suretiyle” kanlı olayların planlı organize edildiğini düşünüyoruz.
Stratejistlerin de ifadesiyle; Doğu ve Batı Türkistan’dan oluşan Türkistan coğrafyası, Asya’nın kalbidir, bir çok Asya ülkesinin jeopolitik çıkarı ile bağlantılıdır. Bölgenin jeo-stratejik ve enerji zenginlikleri, birçok güçlerin çıkar mücadelesine sahne olmaktadır. Yüzeysel bakıldığında Bakıyev döneminde yaşanan yolsuzlukların ve bunun beraberinde yaşanan ekonomik sıkıntıların, işsizliğin olaylara neden olduğu görülmekle birlikte bu durum sadece provakasyonlara zemin hazırlamıştır.
Özellikle 11 Eylül sonrası ABD ve NATO güçlerinin Türkistan topraklarına (Afganistan, Kırgızistan) girmesiyle bölgede mevcut olan Rusya-Çin stratejik ortaklık işbirliği ilişkileri çerçevesinde oluşan dengenin son yıllarda artan askeri ve siyasi çıkar çatışması nedeniyle bozulduğu görülmektedir. Kırgızistan, bulunduğu stratejik, jeopolitik konum sebebiyle işte bu küresel güçlerin cirit attığı meydan olmaktan kurtulamamıştır. Özellikle Rusya, Çin ve Amerika arasında sıkışan Kırgız yönetimi ve halkının bu cendereden kurtulması, ekonomik açıdan feraha kavuşması ve demokratik bir yönetimin iktidara gelmesi noktasında başta BM, AGİT, İslam Konferansı, AB, başta olmak üzere uluslararası kurumlar acilen devreye girmek durumundadır. Anlaşmazlık içindeki grupların masa başında bir araya getirilmesi sağlanmalıdır.
Halkın temel ihtiyaçlarının karşılanması, hayat standardının yükseltilmesi, demokratik sürecin işlerliği, referandumun uygulanması, mal ve mülkleri talan ve yağma edilenlerin mağduriyetlerinin karşılanması gibi projelerin geliştirilmesi noktasında bölge ülkelerinin kalıcı bir işbirliğine ihtiyaç vardır Bölgede kalıcı bir barış ve istikrarın sağlanması için Kırgızistan’ın tekrar baskıcı ve mafya anlayışına dayalı yönetime ve yolsuzluklarla dolu günlere geri dönmesini önleyici önlemler alınmalıdır.
Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti (DTSH) olarak; özellikle başta Türkiye olmak üzere diğer Türk Cumhuriyetlerini Kırgızistan konusunda daha hassas, daha kararlı ve daha aktif, daha kalıcı bir politika izlemeye davet ediyoruz.
DOĞU TÜRKİSTAN SÜRGÜN HÜKÜMETİ BAŞBAKANI: